Futbol, bilindiği gibi dünyadaki tüm spor dalları arasında en yaygın olanıdır. İngiltere’den dünyaya yayılan bu spor dalı, uzun yıllar milyonlarca insanı peşinden sürüklemeyi başardı ve başarıyor da. Türk insanı için de vazgeçilmez bir tutkudur futbol. Hatta, yeşil zemin üzerinde 22 sporcunun bu mücadelesi Türk insanı tarafından o kadar çok benimseniyor ki, yeni doğan bir erkek çocuğu adeta “Her Türk asker doğar” yada “Her Türk futbolcu doğar” sloganlarıyla karşılanıyor.
Fakat ne hikmetse futbolun çok sevildiği bu iki ülke, milli takım seviyesinde katıldıkları uluslararası arenada pek başarı elde edemiyor. İngilizler 1966 yılında elde ettikleri tek Dünya Şampiyonluğu dışında başka başarı yakalayamazken, Türkiye ise Japonya ve Güney Kore’nin ortaklaşa düzenlediği 2002 Dünya Kupası’nda zirve yaparak ancak dünya üçüncüsü olabildi.
İngilizler milli takım seviyesindeki başarısızlıklarına sürekli çözümler arasalar da, bir türlü sonuç elde edemiyorlar. Sanırım İngiltere ile Türkiye arasındaki tek ortak nokta da sadece bu. Ay Yıldızlılarda yıllardır başarısızlıklarına çare arıyor, yada aramış gibi görünüyor fakat bir adım ilerleme kaydedemiyor. Her iki ülke federasyonu da yabancı sınırlamasına düzen vererek, milli takımlarına oyuncu kazandırma amacında. İngiltere’de serbest olan yabancı uygulamasına yeni uygulamalarla biraz çeki düzen verilecek. Yerli oyuncuları destekleme planı çerçevesinde, Avrupa Birliği’nden olmayan oyuncuların sayısını sınırlandıracak. Şu an 20 Premier Lig takımı içerisinde milli takımda oynama hakkına sahip olan 66 İngiliz futbolcu bulunduğu belirtilirken, bu rakamın 2022’ye kadar 90’a çıkartılma hedefindeler. Türkiye’de ise aksi bir talep var Futbol Federasyon’un uzun zamandır takımlara uyguladığı yabancı sınırlamasının bir işe yaramadığı ve serbest bırakılarak yeni ayarlamaya gidilmesi gerektiği fikri yaygınlaşıyor.
Kulüpler ve lig bazında ise İngiltere Türkiye’den çok çok üste durmakta. Ada’nın dünya çapındaki takımları Manchester United, Arsenal, Liverpool ve Chlesea Avrupa kupalarında bir çok başarılara imza atarken, Türkiye’den sadece Galatasaray takımı bir kez olmak üzere Avrupa Kupası’nı havaya kaldırma başarısı gösterdi. UEFA Kupası 1999-2000 sezonunun şampiyonu Galatasaray, finalde normal süresi ve uzatmaları golsüz berabere biten Arsenal maçında penaltı atışlarıyla 4-1 yenerek kupayı kazanmış ardından da Süper Kupa’yı İspanyol Boğası Real Madrid’in elinden almıştı.
En şanslısı Premier Lig taraftarı
Futbolun beşiği ülkesinde ise mücadeleler, milli takımın aksine çok heyecanlı ve çekişmeli geçmekte. Premier Lig, Avrupa’da seyri en zevkli ligleri arasında ilk sıralarda yer almakta. Dolayısıyla bu coşkuyu yaşayan Ada taraftarları da Avrupa’nın en şanslı taraftarları olarak övünmeyi borç biliyorlar. Premier Ligi bu denli heyecanlı yapan asıl olay ise, ligde birçok şampiyonun mücadele ediyor olması. Öncülüğünü Manchester United ve Liverpool’un çektiği lig, 23 şampiyon takım çıkartmış. Bu da her yeni sezonda şampiyon kimin olacağı heyecanını yaşatırken, statlarda tribünlerin dolmasını sağlıyor.
Oysa Türkiye’de ise futbol severlerin bu heyecanı sadece 3-4 takımla sınırlı. Lige başlarken en fazla 4 takım taraftarlar şampiyonluk hayalleri kurarken, diğer takım taraftarları takımlarının ligde kalıp kalamayacakları düşünceleriyle sezon açılışı yapıyor. Statların doluluk oranı ise, İngiltere’ye göre olması gerekenin çok çok altında. Türk futbol severlere dayatılan Passolig uygulaması ise, apayrı bir handikap olarak dikkat çekiyor. Statların doluluk oranı yeterince olmamasına karşın devreye sokulan bu yanlış uygulama ile stadlar hepten boş kaldı. Derbi mücadeleleri bile artık seyredilmez oldu.
ZEKAI ALTUN – ISTANBUL