“Fotoğraflarıyla hayatın renklerini yansıtan adam” olarak tanımlanan John Bulmer fotomuhabirliğin önemli isimlerinden biridir. Hatta renkli fotoğraf çekiminin öncüsü olarakda biliniyor. Usta fotoğrafçının 1960’li yılların başlarında yerel bir dergi için Kuzey İngiltere’yi anlatan özel bir foto çalışmasıyla ün kazanır. Bu vesileyle fotoğraf makinesiyle beraber 100’den faza ülkeyi kapsayan macera dolu yolculuğu başlar. İşte siyah beyaz resimlerimize hayat veren John Bulmer’in objektifinden 50 yıl öncesindeki İngiltere’ye bir yolculuk yapalım…
Bulmer, gençlik yıllarında tanıştığı fotoğraf makinesine aşık olur. “Hayatı fotoğraflar ile anlamak” ile ilgili yaptığı çalışmalar ile bilinen ünlü Fransız fotoğrafçı Henri Cartier-Bresson onun için esin kaynağı olur. Ailesi onu okuması için Cambridge’e gönderir ama o fotoğraf makinesini elinden bırakmaz. O dönem Cambridge okul binaların çatılarına gece tırmanan bir grup öğrenci olduğu iddia edilir. Genç Bulmer de bu iddiaları fotoğraflayarak belgeler. Bu resimleri modern tarihinin en önemli dergilerinden biri olarak kabul edilen ‘Life’ dergisine satar. Bunun sonucuda okuldan atılır. Ona göre bu olay sayesinde fotomuhabir olarak kariyerine başlamış olur.
Ünlü fotoğrafçının 1960’li ve 70’li yıllarda insan ve doğa manzaraları içeren ‘Kuzey’ adını verdiği çalışması en bilinen eseri olur. O dönem bölgede yaşayanların yoksul ve umutsuz bir yaşam sürdürdükleri iddialarına karşın o farklı bir resim çizer. Bulmer’in fotoğrafları aslında güçlü bir toplumun yüzünü yansıtır. Ekonomisi ve kültürüyle değişen bir İngiltere’nin örneğini gösterir. Resimlerinde işçi sınıfının hayatını ele alarak bizlere İngiltere’nin kuzey yüzünü bütün güzeliği ve çeşitliği ile sunar.
John Bulmer bölgede yaptığı çalışmaların önemine değinerek “Bu sadece benim kariyerimin kapılarını açmadı. Benim dünyaya bakış açımı değiştirdi. İngiltere’nin kuzey’i bana karanlık Afrika kadar ilginç geldi. Her sokağın köşesi benim fotoğraf makinemde yeni bir merak uyandırırdı.” diye ifade eder.
H.HÜSEYİN KAYA – LONDRA