Şehrin kalbini aralamak

Metropolde yaşam paranın merkezinde ve zamanın hızlılığı içerisinde dönmektedir. Bu anlamda insanın kendine en yabancı oldu yer sanırım yaşadığı şehir. Saatin tiktakları içinde çırpınırken kaçımız alışık olduğumuz alanların dışına çıkarız? Peki kaçımız gerçekten hiç bilmediğimiz tatları tatma ya da hiç görmediğimiz yerleri görme arzusuyla bir şehri keşfederiz? Eğer cevabınız yoksa yada sizin için bile tatmin edici değilse, buyrun İngiltere’yi beraber keşfedelim.

Güneşin batmadığı kocaman bir imparatorluk, kim bitirmiş ki bu ülkeyi biz bitirelim demeyin. İnsanın bir yerden başlaması şart.

Hayatı sıfırlamak adına sanırım başlanılacak en iyi nokta Greenwich. O tepeye çıkmak insanın gözünde büyüse de bir kere gidilip görülmeye değer(yorgunluğun karşılığında alınacak manzara da bu zahmetin kârı). Düşünsenize coğrafya biliminin saat hesabında temel aldığı yerdesiniz, 0 noktasında, başlangıç meridyeninde. Olaya bu açıdan bakınca insan heyecanlanabiliyor.

Hazır o kadar yolu gitmişken Royal Observatory’ı görmeden inmeyin. Parkını observatoryda dolandıktan sonra, Greenwich pazarında her ülkenin seçilmiş lezzetlerinin size kucak açtığını göreceksiniz. Sonbaharı en güzel yüzüyle görmeye başladığımız bu dönemde Greenwich, bize “yeşilçam filmlerinde kaldı öyle sonbaharlar” dediğimiz günleri getirip başucumuza koyacak. Bütün renklerin ayağımızın ucunda hayat bulacağı bu gezide (çok iddialı olduğunu düşünebilirsiniz) renklerin peşine takılıp dolanıyorken, western filmlerini aratmayan sokaklarında beklenmedik süprizler karşınıza çıkacak.

Mesela tam köşeyi dönmüşken geçmişten çıkıp gelen antikalar yüzünüzde beklenmedik ışıltıya sebep olabilecek. Sizden önce kim bilir kaç kişinin eli değmiş olacak, tozlanmış resim çerçevelerine. İkinci elle sorunum yok, geçmişin izleri beni hayatta tutan şey diyorsanız burası sizin için bulunmaz bir cennet. Artık yoruldum bir soluk alsam dediğiniz noktada, küçük dükkanların, size kocaman bir dünyanın kapısını aralaması ihtimal dahilinde. Her tarza hitap eden dükkanlar, kafeler bulmak mümkün. Tavsiyem bir kere bile olsa Red Door’u ziyaret etmeniz. Hem birşeyler içebileceğiniz hem de içeride yerel sanatçıların eserlerini görebileceğiniz sıcak, sevilesi bir kafeterya.

gezi 1Greenwich, Londra’nın bir çok bölgesine nazaran daha lokal kalmayı başarabilmiş bir bölge. Hal böyle olunca sokaklarında dünya mutfağından çok İngiliz mutfağının esintilerini görmek insanı çok şaşırtmıyor. İngilizlerin mutfağı mı var diyenlerdenseniz buyrun sizi ‘Goddards at Greenwich’restoranına alalım.

1890’lardan bu yana hizmet veren bir aile şirketi, menüde göreceğiniz bütün tarifler Goddards ailesinin kendisine ait. Ama yok ben geleneklerimin dışına çıkmam en iyi mutfak benim ülkemin mutfağı diyenlerdenseniz, endişe etmeyin Greenwich market size her türlü lezzeti sunacak zenginlikte.

Güzel insan Edip Canseverin’de dediği gibi ‘ insan yaşadığı yere benzer’, yaşadığın yere yabancıysan kendine de yabancısındır. Şehir dediğimiz yer popüler mekanlardan, gitmeden dönmeyiniz dediğimiz yerlerden ibaret değildir. Şehir, arka sokaklarda, insanların yüzlerindedir. Sevgiliyle buluşma gibidir onu tanımak, görmeden heycanı basar. Kentin kalbini bulmak için birden fazla başlangıç noktası var. Siz yeter ki kentin kalbini aralamak, sırlarına vakıf olmak  isteyin. Greenwich sizin için sadece güzel bir bahane olsun.

TUĞBA ÜLGER – LONDRA