Dinginliğin diğer adı ‘Caustic Love’ ve Paolo Nutini

Çocukluğunun, insanın hayatında belirleyici unsur olduğuna inanlardanım. Ancak yakaladığımız fırsatları nasıl ve ne şekilde değerlendirdiğimiz de çok önemli. İlk okul, orta okul yıllarında eminim hepimiz iflah olmaz bir şekilde okul korolarında soluğu aldık. Çocukluğun verdiği heycandandır belki, kendimizi başarılı bile saydığımız anlar oldu. Ancak herkesin kariyeri bizim ki kadar başarısızlıkla sonuçlanmıyor yada şöyle diyelim biz ‘Ordu’nun dereleri’ni iki sesli söylemeye çalışırken dünyanın bir yerinde adı Paolo Nutini olan güzel kardeşimiz Üsküdar’ı geçti.  Kardeşimiz diyorum zira kendisi genç bir ses, 18 yaşında profesyonel müzik yaşantısına başlamış ve şuana kadar, ki kendileri 27 yaşında, çok başarılı işlere imza atmıştır.

Konu Paolo’yken nerden çıktı bizim başarısız koro tecrübelerimiz dediğinizi duyar gibiyim. Şöyle ki, kendisi topluluk içinde ilk şarkı söyleme tecrübesini korodayken yaşamış. Çocukluğun verdiği çoşkuyla, bir de allah vergisi yetenekle önü alınamayan başarının ilk adımlarını atmış. Kimilerine ‘önü alınamayan başarı’ cümlesi fazla gelebilir ama gelmesin. Zira kendisi, yirmi yedi yıllık yaşantısına 3 albüm ‘These Streets’, ‘Sunny Side Up’ ve son çıkardığı ‘Caustic Love’ ayrıca 10’larca hit şarkının yanı sıra dünyanın en büyük festivallerinde ve sahnelerinde performans sergileme başarısını sığdırmıştır. Yıldızların bir bir kaydığı, ışığın da yıldızında hiç eksik olmadığı müzik piyasasında bu istikar taktire şayan.

İtalyan asıllı İskoç müzisyen Paolo Nutini, İngiltere’de müzik yapan isimler arasında kendini açık ara öne çıkarmış durumda. Hal böyle olunca ondan ve onun müziğinden bahsetmemek kaçınılmaz. Son albümümü ‘Caustic Love’u  Nisan ayında çıkan Paolo, albümün çıktığı ilk günden bugüne kadar satış listelerinde kalmayı başardı. Hatta öyle ki bir ara İngiltere müzik listesinde Coldplay’le kafa kafaya bile geldi. Bunlar kimilerin gereksiz detaylar gibi görünebilir, ama emin olun değil. Başarının çok taçlandırılmadığı bu piyasada, başarısızlık bir balçık gibi insanın üzerine yapışıyor. Genç yaşında böylesi başarılar elde etmiş birini övmek kimseye çok gelmez.

Bu kadar övgüden sonra artık müziğinden bahsetmenin zamanı geldi. Kimilerine göre aşırı melankolik bir tınıya sahip olsa da, genel geçer bir kabul var ki o da Paolo Nutini’nin sesinin insanı dinlendirdiği. Şarkılarının hikayesi var. İnsan onu dinlerken anlamsızca tebessüm ederken bulabiliyor kendini. Mesela ‘Jenny Don’t be Hasty’ şarkısını dinlerken başından gerçekten geçmiş bir hikayenin onda nasıl bir iz bıraktığını görüp tebessüm etmeden edemiyorsunuz. ‘Her albüm benim çocuğum gibi, o yüzden ayıramam şarkılarımı’ geyiğine hiç girmeden diyebilirim ki bana göre bu üç albüm içinde kendini ve müziğini en iyi yansıttığı şarkısı ‘Iron Sky’. Sesinde ki tınıyı ve gücü hissetmemek için kulakların sağır olması gerek. Hele şarkının içine ustalıkla yerleştirilmiş ‘The Great Dictator’ replikleri insanı ayrı bir mes ediyor.

Zulmün ve baskının arttığı yeni dünya düzeninde bir anlık bile olsa insan kendini ‘Evet nereye yürüyoruz gençler!!!’derken bulabiliyor. Bu ruh bana fazla ‘geçtik biz oraları güzelim’derseniz o zaman üst üste dinleyebileceğiniz bir şarkı ‘Better Man’. O naif sesiyle daha ilk girişinde kendinizi bir hikayenin içinde bulacaksını. Daha ilk kelime de ‘She makes me smile’ bu şarkının bir parçası olmanıza yardımcı olacak. Dinlenecekler listesini uzatmak istememekle birlikte kesinlikle dinlemeden geçmeyin diyeceğim bir şarkı var ki o da ‘White Lies’. Uyku öncesi yada dingin bir sabahın ilk dakikalarında ruhunuza usulca yaklaşıp ‘Stay here, lie with me here, oh lo lonely sighs I will roam lost but never alone, hide with me, hide’ derken siz tam olarak nerde olduğunuzu düşlüyorsanız orda olacaksınız.

Nutini, çocukken gerçek ve adalet için mücadele eden ‘Zorro’ olmak istermiş. Bilinmez müziğiyle bunu nasıl ve ne şekilde yapacağı. Ama bildiğim birşey var ki insanların ruhlarına nasıl dokunacağını biliyor. Sanırım bu da onu başarılı kılıyor. Uzun lafın kısası bu çocuğun içinizde, kıyı da köşede sakladığınız bir şeylere çok iyi geleceği aşikar.

TUĞBA ÜLGER – LONDRA