Birleşik Krallık’taki ulusları birbirine bağlayan ipler çoktan yıpranmış durumda. Bir zamanlar İrlanda Sorunu ülke siyasetini meşgul ederken bugünlerde ise İskoçya Sorunu birliğin kırılgan yapısına tehdit oluşturuyor. Avrupa Birliğin’den çıkılması resmileştikten sonra İskoçya’da bağımsızlık sesleri artacak gibi görünüyor. Bilindiği üzere referandum da İngiltere ile Galler AB’den çıkma yönünde oy kullanırken İskoçya ile Kuzey İrlanda kalma yönünde oy kullanmıştı. Peki Brexit sürecinden Birleşik Krallık sağ salim çıkabilecek mi ?
Başbakan Theresa May’in Brexit sürecini yönetirken birliği de bir arada tutmayı hedefliyor. Eylül 2014 de düzenlenen İskoçya bağımsızlık referandumundan önce dönemin başbakanı David Cameron İngiltere’nin AB üyeliği hakkında referandum sözü vermişti. Referandumdan ‘hayır’ oyunun kazanacağını düşünerek böyle karar almıştı. Hatta İskoçların bağımsızlık referandumunda ‘kalma’ yönünde oy kullanmaları halinde ülkenin gelecekte AB’de kalmasını sağlıyacağını belirtmişti. Bu ihtimal gerçek dışı olunca İskoçya’nın ikinci bir referandum olasılığıni tekrar gözden geçirebilir anlamına geliyordu.
İskoçya’nın birinci bakanı Nicola Sturgeon bağımsızlık hedeflerinin ‘yumuşak bir Brexit’ sürecine geçildiğinde gündemden çıkarılabileceğini belirtmişti. Bu konudaki kırmızı çizgisi ise Birleşik Krallığın AB ortak pazarında çıkması olacağınıda altını çizmişti. Ama Başbakan May, ülkenin ortak pazardan hatta gümrük birliğinden de çıkacağını ifade etti. Şimdi bu konudaki mesuliyet Bayan Sturgeon’ne ait. İskoçya’nın Birleşik Krallığın bir parçası olduğunu kabul ederek bitmek bitmeyen referandum tehditinden vazgeçmesi gerekiyor.
BREXİT SÜRECİ BİRLEŞİK KRALLIĞIN SONU OLABİLİR Mİ ?
İskoç Ulusal Partisi ikinci bir bağımsızlık referandum konusunda aceleci davrandı. Bağımsızlığa yönelik bir desteğinde artış olmadığı belirtiliyor. Petrol fiyatlarının düşmesi ve olası bir İskoçya bağımsızlığınıda para sorununu nasıl çözeceğine dair ulusal partinin cevap verememesi ile beraber ekonomik belirsizlik olası bir bölünme durumunu (şimdilik) zayıflatmış sebepler olarak öngörülüyor…Brexit süreci Kuzey İrlanda’nın geleceğinide sıkıntıya soktu. İrlanda Cumhuriyeti’nin AB üyeliği devam ettiği için adadaki kuzey ile güney arasındaki sınır zor bir ikili ilişkiye sahne olacağı belirtiliyor.
Dejenereleşme, Birleşik Krallık’ın bölünmesine karşı eksik bir çözüm olduğunu kanıtladı. AB’de kalma yönünde oy kullanan vatandaşların özellikle İskoçya’daki halkın yılgınlığı anlaşabilinir. Henüz Birleşik Krallık’dan umudumuzu kesmiş değiliz ama bu konuda statüko yeterli değil. Eğer birlik kurtulacaksa yeni bir anayasal anlaşma ile bir federal devlet yapısı ile bu sağlanabilinir.
İngiltere’nin siyasi ve demografik egemenliği milliyetçilerin amaçlarını çok memnun kılmıştır. Şimdi bu amaçlar çoğunluğun rızası olmadan İskoçya ile Kuzey İrlanda’yı Avrupa Birliğin’den çıkartmak ile tehdit ediyor. Bu ülke İrlanda’nın bölünmesini, iki dünya savaşını, Britanya imparatorluğun vefatını ve Demir Leydi’nin (Margaret Thatcher) yükselişe geçtiği dönemlerini atlatarak bugünlere kadar başarıyla geldi. Ama yaşanan gelişmelere bakıldığında Birleşik Krallığın Brexit sürecinden sağ kurtulmayabilir. Olası bir İskoçya bağımsızlığla beraber 2030 yılında Britanya diye bir devletin olmaması ihtimaler arasında yer alıyor.
YAZI: EDİTÖRYAL – NEW STATESMAN
GRAFİK: GARY NEIL – THE ECONOMIST